Enflasyon

Prof. Dr. İzzeddin Önder

Enflasyon, genel fiyatlar düzeyindeki artışın ifadesidir. Bu basit anlatımın arka planında parasal görüntü altında ekonomik işleyişin perdelendiği burjuva devletinin politik ve ekonomik şiddet aracı gizlidir. Enflasyon, kapitalist üretim ilişkilerinde hem kaynak ve gelir dağılımı, hem de uygulanan politikaların perdelenerek topluma yansıtılma bağlamında siyasiler eli ile uygulanan sermayenin sosyo-politik aracıdır. Hiper-enflasyonist ortamlar sermayeyi de tüketip, burjuva iktidarı güçlerini yıprattığından, sürecin önlenebilmesi amacıyla burjuva ekonomisinde, işsizlik ile enflasyon arasında denge olarak “optimal enflasyon oranı” kavramı geliştirilmiştir.

Enflasyonun yüzeysel sebebi olarak, kamu borçlanma gereksinimi ve buna dayalı olarak Hazine Bonosu karşılığında Merkez Bankası’nın para ihracı gösterilir. Ana görevi fiyat istikrarını sağlamak olan Merkez Bankası’nın para ihracı (para tabanının genişlemesi), teorik olarak farklı nedenlerle ülkenin maddi gelir kaynaklarındaki artışla orantılı olarak gerçekleştirilir. Para tedavül hızı sabit olarak, para miktarının artış hızının, üretilen mal ve hizmet miktarının artış hızı üzerinde gerçekleşmesi fiyat artışına yol açar. Miktar teorisinin baş temsilcisi Milton Friedman’a göre enflasyon “para makinesinin çalıştırılması” sonucunda oluşur.

Bütçe açığı kamu gelir yetersizliği ve/veya kamu harcama fazlalığına bağlı olarak gerçekleşir. Kamu gelir yetersizliği, ekonominin bazı alanlarında ya da tüm sahada görülen genel verimsizlikler ve/veya vergi toplamada yaşanan idari zafiyetlerden kaynaklanır. Bu şekilde oluşan bütçe açığı ve enflasyon sonucunda ekonominin verimsizliği ya da kayıp-kaçakların yükü enflasyonla gelir kaybına uğrayan bireylere yıkılmış olur. Bütçe açığına yol açan diğer bir neden ise, ekonomik güçle siyasal güce hükmeden tercihli özel yatırım(cı)lara sağlanan yüksek miktarda vergi avantajlarıdır. Böylece oluşan enflasyonla siyasal tercihli avantaj sahiplerinin yükü enflasyon mağdurlarına yıkılmış olur. Benzer şekilde kamu harcamalarında yapılan aşırı harcama ve israfın yükü de yine oluşan enflasyonla mağdurlara yıkılmış olur. Böylece enflasyon, siyasi tercihlerin ve/veya ekonomik verimsizliklerin yükünün örtülü olarak siyasi tercihten uzak ve ekonomik güç sahibi olamayan vatandaşlara yıkmanın piyasa koşulu görüntülü sosyo-ekonomik araçtır.  

Bütçe açığı ve para makinesinin çalıştırılmasıyla oluşan para arzı kamu talep artışına ve talep enflasyonuna neden olur. Talep enflasyonu, üretim olanaklarının esnekliğine bağlı olarak, üretimi destekleyebileceği gibi, ileri dönemde yükselme eğilimine girebilecek şekilde devamlı enflasyonist eğilime de yol açabilir. Talep enflasyonunun üretimi desteklemesi Phillips Eğrisi ile anlatılır. Yükselen fiyatlar iş dünyasını hareketlendirerek, emek talebini destekler. Phillips Eğrisi modelinde hafif enflasyon sermaye lehine reel ücretleri baskılayarak sermaye birikimine katkıda bulunur. Bu modelde, Keynesgil toplam talep yükseltilerek ulusal gelir artışı ve tam istihdam sağlanabilir. Üretim olanaklarının sert ya da inelastik durumlarında ise, talep enflasyonu devamlı enflasyonist baskıya, hatta hiper-enflasyona evrilebilir.

William J. Baumol ve William G. Bowen’ın ekonomi yazımına kazandırdığı “maliyet hastalığı” olarak bilinen sebebe dayalı olarak kamu kesimi, emek-yoğun istihdam niteliği ile enflasyon odağı olarak görülür. Şöyle ki, kamu kesiminde emek-yoğun üretim faaliyetlerinde oluşan düşük verimliliğe rağmen ücretlerin piyasa düzeyine denk olması ekonomide enflasyon odağı olarak görülür.  Bu etkileşime Baumol-tipi enflasyon adı verilir.

Kamu kesiminde denk bütçe koşulunda da “denk-bütçe çarpanı” etkisiyle de enflasyon oluştuğu maliye yazımında bilinir.    

Enflasyonun diğer oluşum şekli, farklı üretim alanlarında çok çeşitli sebeplerle oluşan maliyet ve fiyat artışlarıyla piyasaya genel fiyat artışı olarak yansıyan arz enflasyonudur. Üretim girdileri olarak döviz kuru yükselişleri, faiz ve ücret yükselişleri ve sair dar boğazlar koşulunda mark-up fiyatlama sisteminde ürün fiyatı yükselişi piyasaya maliyet enflasyonu olarak yansır. Girdi maliyetlerinden bağımsız olarak, bizatihi üretim sürecinin verimsizliği de başlı başına sinsi enflasyon sebebidir. Türkiye’de önlenemeyen kronik enflasyonun çok temel sebebi genel sanayi yapısının verimsiz ve hantal olmasıdır. Sermaye-hâsıla katsayısının ya da ICOR (Incremental capital/output ratio) yüksekliği de kronik enflasyon sebebidir.               

Kapalı modelde piyasada yansıyan satın-alma gücü teorik olarak ürün değerleriyle çakışacağından, emek-değer teorisine göre enflasyon oluşmaz. Bu kuralı bozan iki nedenden biri bütçe açığı, ikincisi ise üretim piyasasında yaşanan aşırı sömürünün telafisi nedeniyle emekçilerin ürün değerine yansımayan kredi kullanımıdır. Bu iki halde, ürün piyasasına çıkan satın-alma gücü üretim maliyetlerini aşacağından talep enflasyonuna yol açar. Talep enflasyonuna yol açan diğer bir neden de, oligopol ve benzeri kuruluşların piyasa hakimiyetine dayalı olarak yüksek fiyat uygulamaları ve aşırı sömürü sonucu oluşan aşırı kârların lükse mallar piyasasında Veblen-türü ürünlerin fiyatını yükselterek, talep yanlı enflasyon olgusuna katkı yapmalarıdır.

Enflasyona karşı kısa-dönem silahı faiz haddidir. Faiz haddinin anti-enflasyonist etkisi yüksek faiz oranlarıyla gerçekleştirilebilir. Ancak, yüksek faiz bir yandan üretim maliyeti olarak arz enflasyonuna neden olurken, diğer yandan da yatırımları baskılayarak, gelecek dönem enflasyonuna yol açabilir. Bunun karşı durumu, yüksek cari açık durumunda uygulanan düşük faiz oranları ise, Türkiye’de görüldüğü üzere, kur yükselişleriyle maliyet enflasyonuna sebep olabilir.  Enflasyona karşı en etkili silah yüksek verimle üretimi yükseltmektir.   

Kaynak Önerileri

  • Bierbricher, Thomas (2018), The Political Theory of Neo-Liberalism, Stanford University Press
  • Brown, C.V. and P.M. Jackson (1990), Public Sector Economics, Basil Blackwell
  • Davidson, Neil (2023), What Was Neoliberalism, Haymarket Books
  • Ducange, Jean-Numa & Razmig Keucheyan (ed.), (2019), The End of the Democratic State, palgrave
  • Musgrave, Richard A. (1959), The Theory of Public Finance, McGraw-Hill
  • Resnick, Stephan A. and Richard D. Wolf (1987), Knowledge and Class, The University of Chicago Press