Hande Beyza Doğdu
Feminizm, kadınların tarihsel olarak boyunduruğu altında oldukları eril tahakküme karşı bilinç oluşturdukları ve bu iktidar ilişkisini sona erdirmenin mücadele biçimlerini geliştirdikleri özgül bir ideolojidir. Feminizm, teorik oluşumunun yanı sıra, kadın hareketi ile iç içe olması nedeniyle pratikte de etkin olan bir ideolojidir. Bir başka deyişle, ataerkil sistemin yeniden üretilmesini sağlayan yapıları görünür kılan, teşhis eden ve bu doğrultuda geliştirdiği mücadele önerileriyle çözüm sunan feminizm; teori ve pratiğin birbirini desteklediği ve iç içe olduğu bir ideolojidir.
Feminizmin kitlesel bir harekete dönüştüğü 19. yüzyıldan bu yana çeşitli hak ve özgürlük kazanımlarının mücadele biçimi için öneriler sunan farklı feminist yaklaşımlar biçimlenmiştir. Söz konusu ayrışma temelde; tarihsel koşulların, bazı iktidar biçimlerinin, ekonomik ve politik yapının bölgesel olarak farklılaşmasına dayanmaktadır. Dolayısıyla bu farklılaşma çerçevesinde kadınlara uygulanan baskıların sorunsallaştırılması, bu baskıların temellendirilmesi ve çözüme yönelik mücadele biçimleri oluşturulması feminizm içerisinde farklı yaklaşımların gelişimini tetiklemiştir. Bu konuda ikinci dalga feminist hareket üzerinden örnek vermek açıklayıcı olacaktır. 19. yüzyılın ikinci yarısı ve 20. yüzyılın başlarından itibaren etkin olan ‘‘birinci dalga feminist hareket’’ kadınların hukuki ve siyasal hakları kazanım mücadelesini kapsarken; 68 Hareketi sonrası gelişecek ‘‘ikinci dalga feminist hareket’’, kadınların (ataerkil sistemden kaynaklı) gündelik hayatta özel ve kamusal alanda yaşadıkları baskıyı açığa çıkarmayı ve buradan bir mücadele alanı yaratmayı şiar edinmiştir. Buna karşın ikinci dalga feminist harekete özünü veren yaklaşıma (radikal feminizm) ABD gibi ülkelerde farklı iktidar biçimlerinin de eklemlenmesi (siyah hareketi) ortaya farklı bir feminist direniş biçimi çıkarmıştır. Bugüne uzanan süreçte farklı bölgelerde var olan özgül iktidar biçimleri benzer şekilde feminist harekete eklemlenecek ve farklı mücadele alanları oluşturacaktır (İran’da birkaç yıl önce gelişen ‘‘beyaz çarşamba eylemleri’’ vb). Dolayısıyla feminizm için ‘‘politik olarak özerk bir hareket’’ nitelendirmesini burada vurgulamak yerinde olacaktır. Ayrıca vurgulamak gerekir ki, her dönemin kendi ekonomik, siyasal ve toplumsal yapısından azade olmaksızın feminist teorinin sorunsallaştırdığı konular çeşitlense de 19. yy’dan bugüne uzanan süreçte dikkat çektikleri, ortaklaştıkları bazı konulara dair tartışmalar hala güncelliğini korumaktadır. Bu durumda belirleyici olan etken, kendi içlerinde ayrışmalarına karşın, her feminist yaklaşımın ilk olarak ‘‘toplumsal cinsiyet rollerinin doğallaştırılması suretiyle kadınların baskılanması ve her alanda ikincil konuma ötelenmesi’’ durumunu sorunsallaştırmaları ve alt etmeyi hedeflemeleridir.
Kaynak Önerileri
Acar Savran, Gülnur (2019) Beden Emek Tarih, Ankara, Dipnot.
Collin, Françoise, Irene Kaufer (2018) Feminist Güzergah, Çev. Gülnur Acar Savran, Ankara, Dipnot.
Çakır, Serpil (2016): ‘‘Feminizm: Ataerkil İktidarın Eleştirisi’’, 19. Yüzyıldan 20. Yüzyıla Modern Siyasal İdeolojiler, (Der.) H. Birsen Örs, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi, s. 413-475.
Donovan, Josephine (2014) Feminist Teori, Çev. Aksu Bora vd, İstanbul, İletişim.